İşe yaramayacağına emin olduğu ve de kaçıncı olduğunu hatırlamadığı psikolog randevusunu bekliyordu. Akvaryumun yanındaki koltuk boşaldığında hızlı adımlarla koltuğa yaklaştı ve oturdu. Bekleme kısmının boşaldığından emin olduktan sonra son bir kez resepsiyondaki kadını kontrol etti. Önündeki bilgisayara dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi baktığını görünce balıklarla konuşmaya döndü. Kısık sesle konuşmaya başladı;
“Merhaba. Yine ben. Niye sıkılmış gibisiniz? Burada benden başka sizinle muhabbet eden bile yok. Dediklerimi dinlediğinizden bile emin değilim, buna rağmen bir sohbet başlatmaya çalışıyorum şurada.” Hızlı konuştuğunu fark ettiğinde duraksadı ve nefesini tuttu. Sakinleşip kırmızı olan balığa eğildi.
“Hayır, gitme, bir dakika! Biliyorum, sen bunları doktora değil size anlattığım için biraz kızıyorsun. Sana kaç kere açıkladım bunu! Beni dinlemeden verdiği kalıplaşmış tavsiyelerinden hoşlanmıyorum. Anlattıklarımla kafasının içinde dalga geçiyormuş gibi hissettiren bakışlarından sıkıldım. Annem ısrar etmezse bırakacağım hatta. Ama bırakmıyor… Ayrıca sizinle vakit geçirmeyi seviyorum.”
“Bir gün beni anlayacaksın. Yani, umarım.” Dikkatini sarı olana vererek gözlerini kıstı.

“Geçen sefer bahsettiğim kabusu hatırlıyor musun? Yalan söyleme, üç saniyede bir unuttuğunuz pek de doğru değilmiş. Araştırdım, beş ay önceki bilgiyi unutmayan balık türleri bile varmış. Sen onlardan değilsin sanırım. Her neyse. Bak şimdi, tekrar bir kabus gör-” Arkasından gelen sesle konuşmayı kesti ve bakışlarını o yöne çevirdi.
Kapının kenarında, elinde küçük bir not defteriyle bir adam duruyordu. Onu baştan aşağı süzdüğünde ayaklarının dibindeki tükenmez kalemi fark etti. Demek ses kalemin düşmesinden gelmişti. Hararetli sohbetine rağmen bu ufak sesi duymasına bir iki saniye şaşırsa da bakışlarını tekrar ona bakan gözlere çevirdi. O da aynı şaşkınlıkla ona bakıyordu, hatta o da ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Garip durumda olan o değildi ki? En sonunda bir şey dememeye karar vererek gülümsemeye çalıştı. Tekrar önüne döndüğünde gergin bir şekilde parmaklarını akvaryuma vurarak balıkları izlemeye başladı. Biraz sonra adamın sesi kulaklarını doldurdu;
“Pardon, bakabilir misiniz?” Kafasını o yöne çevirdiğinde adam yanına oturuyordu. Meraklı bakışlarını ona dikti ama herhangi bir cevap vermedi. Adam konuşmaya devam etti.
“Devam edebilir misiniz acaba? Anlatmaya yani, ne gördünüz kabusunuzda?” Kalemini ve not defterini not almaya hazırlarken karşıdakinin ona anlamayan bakışlarla baktığını fark etti, bu yüzden konuşmaya devam etti.
“Bir önceki kabusunuzla benzer özellikler gösteriyor mu diye merak ediyorum açıkçası. Bu ay dördüncü kabusunuz, üstelik daha bir buçuk hafta oldu.” Karşıdakinin bakışları daha da karışmıştı. Önceki kabusunu ve diğerlerini nasıl bildiğini düşünürken bakışları elindeki not defterine çarptı. Hızlıca eline aldı. İçindekileri okumaya başladığında şaşkınlığı büyüdü. Sayfalar kendi kabusları, sorunları ile doluydu. Adam tekrar konuştu;
“Rahatsız olmadınız umarım? Şey, ben psikoloji öğrencisiyim de, balıklara anlattıklarınız ilgimi çekince-” Karşısındakinin defterini yırtmaya başladığını görünce telaşla konuşmayı kesmiş ve onu engellemeye çalışmıştı ama o bütün çelimsizliğine rağmen defteri parça pinçik edince ne diyeceğini bilemez halde onu seyretti. Sinirli bakışlarını adamda gezdirdikten sonra kalktı ve hızla uzaklaştı.
Adam sonraki günlerde gelmeye devam etse de diğeri ortalıklarda görülmüyordu. Bir hafta sonra, klinikten eve dönerken cadde üzerindeki pet shop gözüne çarptı. Camdan içerdeki akvaryumları görünce kaşlarını çattı. Bir anlık dürtüyle içeri girdi ve ilerledi. Evet, oradaydı. En köşede, öylece dikilip durmuş, aynı hararetle balıklara bir şeyler anlatıyordu. Gidip gitmemek ikileminde kaldı ancak konuşma arzusunu bastıramadı. Fark ettirmeden yanına yaklaştı.

“Balıklarla konuşmamalısın.” Yanındaki konuşmayı kesmişti, ancak arkasını dönmedi.
“Denize daldın mı hiç? Dışarıyı duyabiliyor musun? Ben duyamıyorum.” Onun ilgisini çektiğini hissettiğinde cümlesini bitirdi.
“Ama benimle konuşabilirsin. Çünkü ben seni net bir şekilde duyuyorum.”
***
Diğer öykülerimiz için Atölye kısmımıza bakabilirsiniz!