Wally West, DC’nin Flashpoint ve daha sonra New 52 ile evrene sıfırdan başlama girişiminden en çok etkilenen karakter olabilir. Barry Allen’ın Crisis On Infinite Earths çizgi romanında ölmesinden sonra yirmi beş sene boyunca The Flash adını taşıyan Wally, Flashpoint sonrası kelimenin tam anlamıyla var oluştan silindi. 2016’da başlayan Rebirth serisi ile DC evrenine geri dönebilse de bu sefer çocukları Irey ile Jai tamamen varoluştan silinmiş durumdaydı ve işin en kötüsü, teknik olarak hiç var olmadıkları için Wally onları hatırlamıyordu. Bu kitaptan önceki iki hikâyesinde de sadece daha çok acı yaşayan Wally, Flash Forward kitabında hem eskiden olduğu kahraman olmak için ilk adımlarını atıyor hem de bize okuması inanılmaz zevkli bir hikâye sunuyor.

Flash Forward, Wally’nin hikâyesini Flash War ve Heroes In Crisis hikâyelerinin bıraktığı noktada devam ettiriyor. Wally mahkeme tarihine kadar Blackgate cezaevinde tutuklu, kendisini artık bir kahraman olarak görmediği için kostümünü ve o kostümün temsil ettiği şeyleri bir daha asla görmek istemiyor. Eskiden sahip olduğu hayatın varoluştan silindiği ve aralarında yakın dostlarının da bulunduğu on üç süper kahramanın ölümüne sebep olduğu gerçekleriyle baş başa. Kısacası, Wally’i en dip noktasında görüyoruz. Ama bütün bunlar, Tempus isimli kozmik bir yaratığın kendisini aniden başka bir boyuta çekmesiyle değişiyor.
Her birimizin en büyük korkularının, verdiğimiz ya da düşündüğümüz kötücül seçimlerinin yarattığı ve her birinin çürümeye mahkum olduğu evrenlerden oluşan Dark Multiverse, bilinmeyen bir gücün bu evrenlerin yok olmasını engellemesinden dolayı ana çoklu evren ile aralarındaki bariyer zayıflıyor ve Dark Multiverse adeta bir enfeksiyon gibi yayılmaya başlıyor. Ve Tempus’un dediğine göre, çoklu evreni kurtarmak onun içindeki en hızlı adama düşüyor. Flash Forward, Wally’nin çoklu evreni karanlıktan kurtarmak için yarışırken aynı zamanda kendi içindeki karanlıkla da yüzleşeceği bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor. Tam burada not etmeliyim ki Wally’nin çoklu evrendeki en hızlı kişi olduğunun onaylanması çok hoşuma gitti.
Özünde çok çizgisel bir hikâyeye sahip olan kitap, zaman veya çoklu evrenler arasında yolculuk yapan hikâyeleri çok sevdiğim için beni ilk sayısından yakaladı ve devamında gayet güzel yazılmış bir hikâyeyle beni mutlu etti. Çoklu evren konsepti, yazar Scott Lobdell’a hem Calvin Ellis gibi sevilen karakterleri gösterip hem de çoğu süper kahramanın vampirlere dönüşüp gökyüzündeki gemilerde uçan insanları avladığı dünyalar gibi orijinal fikirler kullanmasını sağlıyor.
Değinmek istediğim önemsiz ama okurken çok eğlendiğim bir nokta da Wally’nin bu çoklu evren serüveninde Retaliators adında çok bariz bir şekilde Avengers’ı tiye alan bir ekiple olan karşılaşması. Marvel karakterlerinin aşırı derecede karikatürize edilmiş hallerinden oluşan bu ekip ve Wally’nin onlarla yerleri silmesi kitapta en çok aklımda kalan yer oldu.

Flash Forward, aynı zamanda Wally’nin inanılmaz bir karakter gelişimi yaşamasını gösteriyor. Flash War ve Heroes In Crisis’te darbe üzerine darbe yemesinden sonra kendini affedebilmeye ve yeniden bir kahraman olarak görmeye başlamasını, bu darbelerle kendine has bir şekilde baş etmeye çalışmasını okumaktan çok zevk aldım. Bazı yerleri bana biraz aceleye getirilmiş gibi gelse de Wally’nin hikayesi gayet doğal ve tutarlı bir şekilde ilerletilmiş. Wally’nin tüm bu duygusal yükle başa çıkmaya çalışması ve bu yüklerin işin sonunda Wally’i ve hikâyeyi doğrudan etkileyecek şeylerin yaşanmasına sebep olması, çok güzel detaylardı.
Kitap, görsel yönden de benden geçer not aldı. Daha önce The Flash’ın New 52 serisinin birkaç sayısını çizen Brett Booth, burada da gayet güzel bir iş çıkarıyor. Flash öykülerinde şahsen Francis Manapaul’un çizimlerini tercih etsem de Booth’un çizim tarzı özellikle Wally’e çok iyi gitmiş ve Luis Guerrero’nun da renklendirmesiyle ortaya bazı yerlerinde göze batan birkaç çizim olsa da genel olarak görsel açıdan hiç fena olmayan bir eser ortaya çıkmış.

Flash Forward, beni tam anlamıyla Wally West hayranı yapan kitap oldu dersem yanlış olmaz sanırım. Kitap çoklu evren içinde büyük bir macerayı anlatırken Wally West’in kendi sorunlarını ve kendini affedebilmesini de çok güzel bir şekilde dengelemeyi başararak güzel bir ton tutturuyor. İlginç konsepti, DC evrenine Dark Multiverse konseptini sokması ve bütün bunların üzerine okuması eğlenceli bir kitap olması ile özellikle Flash ya da çoklu evren konseptini sevenlerin kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlara davetlisiniz!