Yazar: Sırma Çalışıcı
Yıl 1830, Şubat’ın 25’i. Klasisizm taraftarları ile romantizm taraftarlarının arasında tarihe Hernani Savaşları olarak düşecek tartışmaların başladığı gün. Romantiklerin klasisizmin karşısında kesin zafer kazandığı bu tartışmalar özellikle Fransız romantizminin başlangıcı sayılması bakımından edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip. Her şey Victor Hugo’nun yazdığı Hernani oyununun piyesinde bir devrim yaratmak isteyen romantikler ve klasisizm akımının katı kurallarını tiyatronun olmazsa olmaz ilkeleri olarak gören savunucuları arasındaki gerilimle başladı. Bu savaşı anlamak için Hernani’yi anlamak, Hernani’yi anlamak için de Victor Hugo’nun Romantizm akımına olan yaklaşımına bir göz atmamızın gerekli olacağını düşünüyorum.

Victor Hugo’yu bir Romantik yazarı yapan şey İngiliz kraliyet ailesi olmayı teklif alan Oliver Cromwell’in yaşadığı iç çatışmalarını yazdığı Cromwell isimli oyunudur. Fakat Cromwell oyunundan daha önemli olan şey Victor Hugo’nun bu oyuna yazdığı önsözdür. Klasisizme karşı çıkan bu önsöz, Romantizm akımının bir manifestosudur. Bu önsözünde Hugo, insanın yaratılışındaki çelişkilerin bir oyun içinde hem trajik hem de komedik unsurlarla çözümlenmesi gerektiğini savunuyordu. Böyle bir oyun, klasik tiyatronun yarattığı biçimsel kuralları terk ederek özgürleşmeliydi. Nesirden ziyade nazım kullanılmalıydı çünkü Hugo’ya göre nesir sadece sanatı fayda sağlanacak bir şey gibi gören, öğretici bir tiyatronun aracıydı. Fakat nazım küçücük bir parıltıyı ışığa döndüren, dokunduğu şeyin etkisini arttıran bir araç olarak tiyatro için ideal bir dildi. Hugo için tiyatronun işlevi izleyiciye katartik bir an yaşatmak değil, sublime’ı yaşatmaktı. Dil öyle bir şekilde kullanılmalıydı ki en soytarı karakterden en ciddi karaktere, en yüksek fikirden en alçak fikre kadar bütün aralığı şiirselliğin gücüyle kapsayabilmeliydi. Cromwell oyununda bu istediği özgürlüğü yakalamıştı Victor Hugo ama abartılı sayılacak kadar çok olan karakter kadrosu ve oyunun fazla uzun olması, oyunun sergilenememesine sebep oldu. Bu yüzden de Cromwell’in önsözü hep oyunun kendisinden daha önemli olmuştur. Biçimde özgürleşmeyi şiirlerinde de savunan Victor Hugo klasisizme asıl darbesini Hernani oyunun sahnelenmesiyle vuracaktı.
Cromwell’in önsözünde belirttiği ilkelerle sahnelenmesi için yeni bir oyun yazdı Victor Hugo: Marion de Lorme. Bu oyun en prestijli salon olan Théâtre-Français’in oyuncuları tarafından kabul edildi, sahnelendiğinde romantizmin ilk temsilcisi olacaktı. Fakat oyunun sahnelenmesi sansür komisyonu tarafından yasaklandı çünkü oyun, gönül eğlendiren bir Fransız kadınının öyküsünü anlatırken aynı zamanda dönemin siyasetini de eleştiriyordu. Ne kadar çabalasa da Victor Hugo oyunun üzerindeki bu sansürü kaldıramadı. Bu sırada Théâtre-Français’de ardı ardına klasik oyunlar sergileniyordu. Cromwell’in önsözünde bütün bunlara meydan okuyan Victor Hugo sonunda çareyi bir başka oyun yazmakta buldu ve böylece Hernani ortaya çıktı. Yazdıktan sonra arkadaşlarına okuyan Hugo, büyük tebrik aldı. Kısa süre sonra Théâtre-Français bu oyunu da sergilemeyi kabul etti. Art arda iki oyununu yasaklamak tepki çekeceği için sansür komisyonu bu oyunun sergilenmesine, birkaç değişiklik yapılması karşılığında izin verdi. Geriye sadece bu oyunun sergilenmesi ve seyircinin tepkisine bırakılması kalmıştı.

Bu oyunu Romantik yapan şeyin ne olduğunu anlamak için oyunun konusuna kısaca bir bakmamız gerekecek. Dona Sol, herkesin peşinden koştuğu çok güzel bir kadındır. Amcası Don Ruy Gomez ve kral olacak Don Carlos, Dona Sol ile evlenmek ister. Fakat güzel kadının gönlü bu asilzadelerde değil, onların savunduğu değerlere karşı çıkan, soyluları yok etmeye yemin içmiş Hernani’dedir. Oyunda da Hernani ve Dona Sol’ün kavuşma ve Hernani’nin babasının intikamını alma çabalarını görürüz. Topluma karşı savaş açmış, kendisini tutkulu bir aşka adamış fakat talihsiz kaderinin peşinden kaçmaya mahkum olan Hernani, tam bir Romantik karakterdir. Bu oyunda insanı cezbeden şey belki bugün bize klişe gelebilecek olay örgüsü değil, Victor Hugo’nun romantizminde savunduğu dildir. Sublime etkisini bize veren şey dizelerin ses ve ritimleri, Hernani ve Dona Sol arasındaki melankolik konuşmalardır.
Daha oyun sahneye konulmadan, sahne arkası tartışmaların basına sızdırılması, Victor Hugo’nun önceki oyunun sansüre takılması gibi meseleler özellikle klasik akımı destekleyen kişiler tarafından ilgiyle takip ediliyordu. Hugo’nun bu yeni oyununun nasıl bir ‘başarısızlık’ olacağını merakla bekliyorlardı. Bu oyunun başarısızlık olmasını bekleyenler oyunu izlemek için biletlerini alırken Victor Hugo bu kişilerin oyunu daha izlemeden sevmeyeceklerini biliyordu, seyirciler klasikçilerdi ve bu yeni akımın temsilcisi olacak oyunu desteklemiyorlardı. Buna bir çözüm olarak Victor Hugo kendi destekçilerini toplamaya başladı ve Romantik Ordusunu oluşturdu.
Genç edebiyatçılardan ve müzisyenlerden oluşan Romantik Ordusu, oyunu seyretmeye gelen klasikçi burjuva seyircilerden farklıydı. Hatta Théâtre-Français’in müdavim burjuva kadrosunu alaya almak için abartılı kıyafetlerini giyip yüzlerini pudralayarak oyunu izlemeye hazırlardı. Hepsi Victor Hugo’yu destekliyor, Cromwell’in önsözünü manifestoları kabul ediyordu, devlet tarafından sansüre uğraması da Victor Hugo’yu bu topluma karşı kişilerin gözünde daha değerli kılıyordu. Hernani’nin ilk gösteriminden hemen önce ‘ordu’ toplandı. Hepsi salona girmek için sıraya dizilmişlerdi. Toplum kurallarını hiçe sayan bu kalabalığı ilk önce polis dağıtmaya çalıştı, hatta tiyatronun çalışanları bile polisle birlik olup balkondan kalabalığın üstüne çöp attılar. Bir efsaneye göre, bu kalabalığın içerisinde yer alan Balzac da kafasına bir lahana çöpü yemişti. Taşkınlık çıkarmayanlar salona girebildi. Kalabalıkta şimdi üç grup vardı. Bir kısım Victor Hugo’nun topladığı Romantik Ordusu, oyunla dalga geçmeye hazır Klasikçiler ve geri kalanlar da bu kadar yankı uyandıran oyunun ilk gösterimini merak eden tarafsızlardı.

Oyunun monologları, tiratları ve hatta dekorasyonu bile meraklı kalabalık tarafından beğenildi. Klasikçilerin hoşlanmadıklarını ifade ettikleri homurtuları alkışların gürültüsü altında bastırıldı. Oyun o gece beş bin küsur frank hasılat yaptı, bir gece önce sergilenen Racine’nin Phaedra’sı sadece beş yüz frank hasılat yapmıştı. Bu fark bile Hernani’nin ne kadar başarılı bir ilk oyun sergilediğini gösterir. Hernani Savaşları bu ilk günle son bulmadı. Romantikler ve Klasikçiler bir sonraki gösterilerde de bir araya geldiler.
Oyunu daha önce izledikleri için nerede ne gibi bir tepki verilmesi gerektiği öğrenilmişti artık. Klasikçiler ıslık çalacakları, yuhalayacakları sahneyi artık heyecanla bekler olmuşlardı, bu sırada Victor Hugo’nun Romantik Ordusu’nun sayısı her oyunda farklıydı. Kimi günlerde Klasikçilerin sesi daha ağır basarken kimi günlerde Romantikler daha gürültülüydü. Tiyatro salonunda artık hep soğuk rüzgarlar esmeye başlamıştı. İki kutba ayrılmış seyirciler oyun boyunca birbirlerine laf atıyordu. Bazen ıslıklardan, tartışma seslerinden sahnedeki oyuncuların sesi dahi duyulmuyordu. Öyle ki bu iş tiyatro salonunun dışına bile taşmıştı. Oyun yüzünden yumruk yumruğa kavgalar başlamıştı, genç bir adam Victor Hugo’nun oyununu savunurken bir düello sonucu hayatını kaybetmişti. Fiziksel kavgaların, düelloların yanı sıra burjuva sınıfı kendilerine yeni bir terim de bulmuştu. Beğenmedikleri bir şey olunca “Hernani gibi saçma” diyorlardı. Dört ay süren bu düşmanca ortamın sonunda oyun daha az oynanmaya başlandı. 1830 Temmuz Devrimi’yle birlikte oyun sahnelenmeyi bırakınca Hernani Savaşları son bulmuş oldu, bu savaş sona erdiğinde galip taraf Romantikler olmuştu.
Her ne kadar Hernani Savaşları bir kaosa sebebiyet verdiyse de Fransız romantizmini ortaya çıkaran kilometre taşlarından birisi oldu. Dünyanın diğer her yerinde olduğu gibi buradaki Romantizm’de de Aydınlanma çağının getirdiği rasyonalizme bir başkaldırı vardı. Bu oyunla birlikte Fransız tiyatrosunun kutsal kabul ettiği klasisizmin egemenliği yıkılmış oldu. Cromwell oyununa yazdığı önsözünde Romantizmin kuramını oluşturan Victor Hugo, Hernani ile ilkelerini hayata geçirmiş oldu. Paris’te neredeyse bir isyan heyecanıyla tartışılan ve uğruna savaşılan bu oyun Romantizmin Klasisizm’e olan üstünlüğünü tescillemiş oldu.