Size muhteşem bir Kelt kahramanından bahsetmek istiyorum: Yedi yaşında yüz elli savaşçı ile savaşan, öfkeli canavarı parçalara ayıran, Göl Canavarı’nın kalbini söken büyük kahraman Cu Chulainn! Yeraltı Dünyası’nın bütün korkunçluğuna rağmen oraya gitme cesareti gösteren, savaşta düşmanlarının kafalarının üzerinden atlayarak dolaşan, cadıların lanetlediği mızrağı (Gae Bolga) savurabilen, gücüyle Ulster’deki herkesi kendisine hayran bırakan yüce kahraman Cu Chulainn! Savaş Tanrıçası Morrigan’a kafa tutabilen, Deniz Tanrısı Manannan’ın hediyesi sihirli miğfer ve görünmez pelerini giyebilen, savaşta aldığı yaraları iyileştirmesi için Savaşçıların Tanrısı Lugh’u çağırabilen tek kahraman Cu Chulainn!
Bu saydıklarım belki de yapabildiklerinin veya yaptıklarının bazılarıdır. Böyle bahsedince sanki çok uzun bir yaşam sürmüş gibi geliyor olabilir. Ama sadece 27 yıl yaşayabilmiştir. İğrenç bir lanet onu hayattan almadan önce savaşçı kişiliği ve yaşadığı maceralar ile büyük bir ün elde etmiştir. Hatta bu ün yıllar boyunca sürmüştür. Ve belki de sonsuza kadar sürecektir.
Kimdir bu Cu Chulainn?

İrlanda’nın en önemli mitolojik kahramanlarından biridir. Kelt mitolojisinin bütününde de oldukça önemli bir yer kaplamaktadır. Fakat bunlardan önce gerçekten nereden geldiğine ve nasıl bir öyküsü olduğuna bakalım.
Güneş Tanrısı Lugh sinek biçimine girerek Ulster prenseslerinden Dechtire’nin yanına gider. Dechtire sineği yutar. Kar fırtınalı bir günde çocuk dünyaya gelir. Kimse babasının tanrı olduğunu bilmez. Bebeğin adını Sentanta (Sentata) koyar. Koruyucu babası ise Ulsterli büyük savaşçı Fergus mac Roich olur. Bilginler ona ilimi, şiiri, savaşmayı ve büyü yapmayı öğretirler.
Çocukluğunda bile diğer erkek çocuklarından oldukça farklıydı. Boyu inanılmaz uzundu, aşırı güçlü bir yapısı vardı. Görenleri kendine aşık edecek derecede olağanüstü yakışıklılığı da onun özelliklerinden biriydi. İki gözünde de yedi adet göz bebeği vardı. İri el ve ayaklarında yedi tane parmak bulunuyordu. Upuzun saçlarının dipleri siyah, orta kısımları kızıl ve uçları sapsarıydı. Kırmızı pelerinini takar ve dört renkli savaş boyasını sürerek savaşçı kişiliğini ortaya koyardı. Başına mücevherlerle çevrili yüz boncuk, boynuna ise onlarca veya yüzlerce altın kolye takardı. Bazı bazı yüzünde sinsi bir parıltı belirirdi.
Başlangıçta…

Henüz yedi yaşındayken Ulster Kralını hakimiyeti altına almak isteyen yüz elli saldırgan ile savaşıp onları püskürtür. Bazı anlatılarda yedi bazı anlatılar da ise on iki yaşında kral adına savaşan çocuklara katılmak için evden kaçar. Kralın ziyafet çektiği Culann isimli demircinin evinde son bulacak yoluna devam etmeden önce diğer savaşçı çocuklarla savaşıp hepsini yener.
Demirci Culann’ın vahşi bir köpeği vardı. Evini ve evinin çevresini korumak için geceleri serbest bırakırdı. Sentanta köpeği öldürünce ceza olarak köpeğin yerini alır. Bu sırada karanlıklar içinde bir ses yükselir. Bu ses kralın rahibi Cathbad’da aittir. Ona yeni adı olan Cu Chulainn ismini verir ve demircinin yeni koruyucusu olduğunu söyler. Bundan sonra ise İrlanda’nın Koruyucu, Culann’ın Köpeği Cu Chulainn olarak bilinmeye başlar.
Demircinin yanında kaldığı vakitler ona işkence gibi geliyordu. Düşlediği macera bu değildi. Daha büyük daha heybetli ve bol savaşlı maceraların hayalini kuruyordu. Druid rahiplerinin kehanetleri onu cesur ve kanlı bir geleceğin beklediğini söylemişti bile. Fakat bu gelecek nasıl olacaktı?
Savaşa doğru

Kralın rahibi Cathbad bir kehanette daha bulunur. Kehanetin başı savaşçı olan her erkeğin şan ve şöhret kazanacağı ile ilgilidir. Kehanetin başını duyan Cu Chulainn krala giderek kendisine silah ve zırh verip savaşçısı yapmasını ister. Kral da bunu kabul eder. Fakat kehanetin sonunu dinlememiş Cu Chulainn’i hazin bir son bekliyordur. Kehanet, savaşçı olacak kişinin çok şöhretli olacağını fakat yaşamının uzun sürmeyeceği şeklinde sona erer.
Kralla silah ve zırh bakmaya giderler fakat eline aldığı her silah eğilir, bükülür veya kırılır. Hırsı yüzünden gücünü kontrol edemez. Kralın silahlarını denediğinde ise sonunda kendi gücünü taşıyabilecek silahlar bulduğuna sevinir. Kral ordusuna kattığı bu yeni savaşçıya gururla bakar. Ona ölümsüz atların çektiği ve keskin bıçakları olan bir savaş arabası verir. Kendisi de gururla kabarır ve istediği her şeyi elde etmiş gibi hisseder.
Maceraları

Bütün donanımları ile savaşa tam anlamı ile hazırdı. İlk işi İrlanda’nın güneyinde yaşayan Nechtan’ın üç oğlu Foill, Fandall ve Tuachell’di. Ulsterlilerin babalarını öldürdükleri söylendiği için Ulster’e ayrı bir nefretleri vardı. Bu yüzden Cu Chulainn onları öldürmek için yola koyuldu.
Cu Chulainn arabacısıyla birlikte bir nehir kenarında dinlenmek için durdu. O sırada üç oğul da onu pusuya düşürmeyi bekliyordu. Ses duyduğu gibi ayaklanan genç savaşçı kralın mızrağını alarak Foill’e fırlatıp onu deldi. Yanına giderek savaş ganimetlerini ve Foill’in kafasını aldı. Fandall ile bir geçitte karşılaştı ve onu da öldürdükten sonra ganimetleri ve kafasını aldı. Sonuncu oğul Tuachell’e hiçbir insanın kılıcı ya da mızrağı dokunamamıştı. Bunu bilen Cu Chulainn mızrağına büyü yaptı ve mızrak adamı deldi geçti. Onun da kafasını ve ganimetlerini aldı. İlk zaferiyle birlikte çıldırmış bir adam gibi savaş naraları atıp gülmeye başladı. Bu macerası bittikten sonra geri dönüş yoluna koyuldu.
Cu Chulainn, Emer isimli bir kıza aşık olur. Fakat Emer’in babası bu evliliğe karşı çıkar onun yerine büyük kızının evlenmesini ister. Bu yüzden ona bir sürü zor görev verir. Önce Yeraltı Dünyası’na inmesini, canavarlarla savaşmasını ister. Fakat bunlar yetmez ve onu cadı, savaşçı, bilge ve öğretmen olan Scathach’ın yanına gönderir ve burada ölmesini umar. Cu Chulainn yanına sütkardeşi Ferdiad’ı alarak Scathach’ın yanına gider. Bu sırada Emer’in babası onu başka birisiyle evlendirmek ister. Bir yere kadar bunu başarır fakat Emer evleneceği kişiye başkasını sevdiğini söyler bunun üzerine adam orayı terk eder.
Bu olaylar olduğu sırada İskoçya’da kahraman yetiştiren Scathach’ın yanındaki eğitimi devam eder. Birçok genç burada ölür fakat Cu Chulainn ve sütkardeşi hayatta kalır. Bir savaşta Scathach’ın kurtulmasına yardım eder. Böylelikle cadı, lanetli mızrak Gae Bolga’yı savaşta Cu Chulainn’e yardımcı olsun diye hediye eder.
Cu Chulainn döner dönmez Emer’in yanına gider. Fakar Emer’in babası bütün savaşçılarını toplamış ve kalesini güçlendirmiş onu bekliyordur. Cu Chulainn’in savaşı tekrar başlamıştır, bir dizi adam öldürür. Emer’in babası ise kaçmaya çalışırken bir duvardan düşerek ölür. Böylelikle savaş biter ve Emer ve Cu Chulainn rahatlıkla evlenirler.
Macha’nın Laneti
Cu Chulainn saraya geri döndüğünde büyük bir savaş patlak vermek üzeredir fakat bütün savaşçılar bir lanet ile uğraşmaktadır. Bu lanet yaşlı bir kahraman olan Cruinniuc’un aptalca gururundan dolayıdır. Her yerde Yeraltı Dünyası’ndan gelen karısı Macha’nın kralın arabasından daha hızlı koştuğunu söyleyerek övünür. Kral ise bunu göstermesini isteyerek bir yarış düzenler. Bu sırada Macha ikiz çocuklarını doğurmak üzeredir. Yarışı kazanır ve bitiş çizgisinde ikizlerini doğurmaya başlar. Ve bu sırada bir lanet Ulster’deki tüm yetişkin erkekleri içine çeker. Bu lanet, bir kadının doğumdan sonra bitik düştüğü gibi tüm erkeklerinde bu şekilde bitik düşmesidir. Lanetten kaçabilen tek kişi ise Cu Chulainn’di.
Boğa Cuailnge’in Çalınması

İrlanda’nın batısında yer alan Connacht’ın Kraliçesi Medb, kocasının sahip olduğu büyük boğayı kıskanarak onunla eşit olmayı ister. Böylece Ulster’de bulunan boğa Donn Cuailnge’yi kendine ister. Bu boğa, sihirli, kocasının Finnbhenach adlı boğasından daha iyi, insanın dediklerini anlayabilen, dünyadaki bütün boğalardan daha büyük ve daha güzeldir.
Medb’in boğayı istediğini duyan sahip, boğayı hemen saklar. İsteğine karşı gelindiğini öğrenen Medb ise Ulster’i kuşatır. Cu Chulainn’in koruyucu babası Fergus ve sütkardeşi Ferdiad; Medb’e yardım eder. Lanetten mahvolmuş savaşçıların ve kralın tek umudu ise Cu Chulainn idi. O sırada Tanrıça Morrigan kendisine güzel bir kadın görünümü verip yardım teklif eder. Fakat Cu Chulainn onu reddeder. Tanrıça Morrigan bunu hakaret olarak algılar ve hayatı boyunca bu reddedişinin cezasını çektirir.

Cu Chulainn yüzlerce, binlerce düşman öldürür. Koruyucu babası Fergus ile ateşkes sağlasa da sütkardeşi Ferdiad ile üç gün boyunca çarpışır. Ferdiad ölür ama arkasında bıraktığı Cu Chulainn gözyaşlarını tutamaz. Ağır yaralarına rağmen hayatta kalır. Gerçek babası olduğunu açıklayan Güneş Tanrısı Lugh, oğlunun yaralarının iyileşebilmesi için onu 3 gün boyunca uyutur. Uyandığında adeta vahşi bir canavara döner.
Bu sırada Donn Cuailnge’yi (Ulster’deki boğa) savaştan korumak için krallığın dışarısında bir yere götürülür. Kraliçenin topraklarına adım atar atmaz iki boğa çarpışmaya başlar. Gece gündüz demeden İrlanda’nın her yerinde birbirlerini kovalayıp savaşırlar. En sonunda Ulster’in boğası kazanır. Fakat o kadar kötü duruma gelir ki ölmek için eve dönmeden önce İrlanda’nın etrafında dolaşır ve en sonunda yere yığılarak öldü.
Boşuna savaş çıkaran kraliçe hayal kırıklığına uğrayarak bölgesine geri döner. İyi savaşçılarını ve boğayı da kaybetmiştir. Fakat bununla birlikte kraliçenin yüreğinde farklı bir nefret tohumu atılmıştı. Gururu ve öfkesi Cu Chulainn’e olan nefretini daha çok körüklüyordu.
Kahramanlığın Sonu

Kraliçe Medb, Cu Chulainn ile olan savaşı için Tanrıça Morrigan’dan yardım istemiştir. Tanrıça da tabii ki seve seve yardım etti. Sık sık savaştığı bölgeyi lanetledi. Normalde taraf tutmayan Tanrıça Morrigan, reddedildiği için büyük bir nefret besliyordu. Yılanbalığına dönüşüp çelme takıp düşürdü, dişi bir kurt olup sürüsünü peşinden koşturdu, inek olup boynuzlarıyla onu öldürmeye çalıştı. Cu Chulainn ise bu saldırıların hepsinden kurtuldu.
Bunlardan sonra Tanrıça Morrigan, Cu Chulainn’in henüz ölüm zamanının gelmediği kanısına vararak barış yaptı. Fakat Kraliçe Medb pes etmemişti. Aklında farklı farklı şeyler vardı. Cu Chulainn büyülerle korunsa da bu büyülerin zayıf noktalarını bilen ünlü druid Calatin’in altı kızını çağırdı. Akıllı cadılar Cu Chulainn ile dalga geçmek ve acı çektirmek için türlü türlü büyüler yaptı. Rüyalarını kabusa çevirdiler. Devamlı kendilerini kurtarmaları için yalvaran savaşçıları, arkadaşlarını görüyordu. Kafası iyice karışmaya başlamıştı. Gerçek ile rüyayı ayırt edemeyecek duruma gelmişti. Böylelikle arkadaşlarını aramak için yola çıktı.
İlerlerken yol kenarında bir grup yaşlı kadının yemek yaptığını gördü. Kadınlar onu da çağırıp kendilerine eşlik etmelerini söyledi. Yanlarına oturan Cu Chulainn’e yemekten ikram ettiler. İğrenç eti yemek zorunda kaldı. Tam yuttuğu sırada yaşlı kadınlar köpek eti olduğunu açıkladılar. Savaşçı adı olan Cu Chulainn’i alırken bilge Druid Cathbad ona Culann’ın Köpeği demişti. Kısacası kendi türünden birini yemişti. Ve bu onun için ölüm vaktinin geldiğine işaret etmekteydi.
Buna rağmen pes etmeyen Cu Chulainn ayağa kalkarak savaş pozisyonunu aldı. Fakat tam bu anda kanı suya dönüştü ve olduğu yere çöktü. Karşısında Tanrıça Morrigan duruyordu. Ölüm onu almaya gelmişti. Kraliçenin ordusunun komutası Cu Chulainn’in babasını öldürdüğü Munster Kralı Lugaid’e aitti. Bütün bir ordu ona doğru ilerliyordu.
Cu Chulainn kalan son enerjisi ile mızrağını Lugaid’e fırlatıyordu fakat asla ıskalamayan mızrak Lugaid dışındaki herkese isabet ediyordu. Lugaid mızrağı yakaladı ve geri fırlattı. Mızrak Cu Chulainn’in karnını deldi. Buna rağmen ölmemişti. Hatta dik durarak ölmek için kendini taş sütuna bağlamıştı. Lugaid yanına geldiğinde kafasını tek hamlede kopardı. Tanrıça Morrigan ise küstah bir şekilde kahramanın hareketsiz omzuna kondu. Bu sırada ise Cu Chulainn’in düşen kılıcı Lughaid’in kolunu kesti.
Sözün bittiği yer…
Bu Kelt mitolojisi kahramanının geçtiği günümüz filmleri, oyunları, animeleri ve şarkıları bulunuyor. Bu yüzden ilk karşılaştığımda gerçekten çok merak uyandırmıştı. Kimdi bu, adına şarkılar yazılan, hala daha kahramanlıkları üzerine konuşulan yüce kahraman Cu Chulainn? Aslında ilk araştırmaya başladığımda biraz hayal kırıklığına uğramıştım çünkü beni tatmin etmeyen bir sonu vardı. Evet talihsiz bir kahraman, evet yaptıklarının bedelini en ağırı ile çekiyor fakat gerçekten kendisine kahraman diyebilir miyiz? Sizi bilmiyorum ama ben kahraman denildiğinde özellikle Kelt mitlerindeki kahramanlardan söz edildiğinde daha nazik birini bekliyorum. Belki de Kelt Mitolojisi denildiği zaman aklıma ilk olarak Kral Arthur ve Merlin geldiğinden olabilir. Fakat onun dışında gerçekten farklı mitolojilerden benzetebileceğiniz olaylar çoklukla yaşanıyor. Örneğin; Cu Chulainn’in Tanrıça Morrigan’ı reddetmesi; Gılgamış Destanı’nda Gılgamış’ın İnanna’yı reddetmesine benziyor. Bu şekilde birkaç örnek daha verilebilir. Mitolojiler aslında birbirlerine geçmiş karışık bir ip yumağıdır. Siz onu ayırıp işledikçe değeri anlaşılır.
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4
David A. Leeming, A’dan Z’ye Dünya Mitolojisi, Çev. N. Aydın, İstanbul: Say Yayınları, 2017.
Bill Price, Kelt Mitolojisi, Kalkedon Yayınevi, İstanbul, 2011.